II. Dünya Savaşı'nda İtalyanlar mağlup olunca, 10 Şubat 1947'de Paris'te imzalanan barış antlaşması ile Oniki Ada, sadece adalarda oturanların çoğunluğunu Rum olduğu gerekçesi ile Yunanistan'a verildi. Oysa adaların hukuki sahibi Türkiye idi ve adalarda yaşayan önemli sayılabilecek bir Türk nüfusu vardı. Böyle olmasına rağmen Paris Antlaşması sırasında Türkiye'nin görüşü bile alınmadı.
Paris'te görüşmeler sürerken, Türk basınında Oniki Ada'yla ilgili yazıların çıkması, Türk kamuoyunun ilgisini buraya çekiyordu. Bu durum karşısında paniğe kapılan Yunanistan, uluslar arası alanda, geniş bir kampanya başlattı. Zaten, barış konferansından önce de, kamu oyunu hazırlamak için hiçbir propaganda faaliyetini ihmal etmemişti. Hatta Yunan Kral naibi tarafından yapılan ziyaret sırasında adalara Yunan bayrağı çekilmişti.
Yine de Yunanistan, bu konuda Türkiye ile karşı karşıya kalmak istemiyordu. Çünkü o zaman İngiliz işgalinde bulunan adalar, İtalya'nın Türkiye'den gasbettiği eski ve tarihi Türk mülklerindendi. Aynı zamanda oralarda ihmal edilmeyecek miktarda Türk topluluğu da yaşamaktaydı.
İkinci Dünya Savaşı'ndan yeni çıkmış olan galip devletlerin adalar halkının çoğunluğunun Rum olduğu gerekçesi ile, Oniki Ada'yı Yunanistan'a vermeyi önceden kararlaştırmış oldukları anlaşılmaktadır. İtaya da, kendi iç işleriyle uğraşmak istediğinden bu pürüzlü sorunun bir an önce ortadan kalmasını istiyor, adaların Yunanistan'a verilmesine ses çıkarmıyordu. Hatta Washignton'daki İtalya büyük elçisi, hükümetin bu konudaki niyetlerini açıklamıştı[1].
Adalar, sadece oralarda yaşayan Rumlar çoğunlukla olduğu için Yunanistan'a verilmişti. Oysa jeopolitik konum, bir milletin savunması için ortaya koyduğu büyük önem bakımından milletlerin politikalarına yön veren çok önemli bir faktördür. Milliyet prensibi, aynı milliyete sahip olanların aynı rejim ve aynı devlet altında bulundurulması şeklinde kullanılırsa, bugünkü dünyanın siyasi haritasının çok büyük değişimlere uğraması gerekir[2].
Lozan barış görüşmeleri sırasında, halkının %75-80'e yakını Türk olan Batı Trakya Yunanistan'a bırakılmıştır. Sebep olarak da Batı Trakya'nın Yunanistan için stratejik önemi gösterilmiştir[3]. Dolayısıyla, 1947 Paris Antlaşması'nda Oniki Ada, hukuki olarak adaların sahibi durumunda olan Türkiye'ye hiç danışılmadan, İkinci Dünya Savaşı'nın galibi ülkeler tarafından adalarla tarihi ve hukuki açıdan taraf olmayan Yunanistan'a verilmiştir. Bunun hukukla bağdaşan bir yönü yoktur. Batı dünyası, Türkiye'ye karşı çifte standart uygulamıştır.
 
 
 
 

[1] Ataç, Muhtar, Yunanistan ve Oniki Ada, ATASE Kütüphanesi, daktilo eser, s. 4.
 
[2] La Verite Sur İles de la Mer Ege, Par un Ottoman, İstanbul 1912, s. 9-10.
 
[3] Ataç, s. 1.