Sayin Mehmet bey,


Sitenizi yeni gördüm. Tebrik ederim. Çok beğendim. Keşke Rodos görevim sırasında erişme imkanim olsaydı. Sizin siteyi gördükten sonra Istankoy'de ziyaret etmediğim, görmediğim cok yerler olduğunu öğrendim. Sitede bir yerde Neval Konuk'un kitabindan söz ediyorsunuz. Ozellikle Midilli ve Sakız adasında değinilen eserleri bizzat köy köy dolaşarak tespit ettim. Bir çok eksiklik olduğunu da tahmin ediyorum. Sizin de yazıda, bahsettiğiniz gibi, aslında Osmanli döneminde inşa edilen her eserin "Osmanlı Eseri" olarak kabul edilmesi gerekiyor. Izinler saraydan çıkıyor çoğuna da yardım ediliyor.


Ağaç işçiliğinin, oyma sanatının en güzel örneklerinden biri olan Lonca Camiinin içinin fotoğrafları olsa çok güzel olurdu. Caminin içine girdiğim zaman yanımda maalesef fotoğraf makinesi yoktu.


Sizi tekrar tebrik ederim.


Ahmet Arda

Rodos Eski Baskonsolosu

Anvers Baskonsolosu




Sayın Mehmet Demirci,


Çok başarılı biçimde hazırlanmış sitenizi Türk-Yunan ilişkileri ilgili bir araştırma sırasında google'da buldum. Önce kutlarım ve başarılar dilerim.


Kendimi kısaca tanıtayım. Ben 1958 yılından beri  Yeni Adana Gazetesini (www. yeniadana.net) ailemiz adına yöneten bir gazeteciyim. Gazetemiz 1918'den beri yayınlanan, kuruluşunda da Fransız işgaline karşı  verilen savaşımda etkili görevler üstlenmiş olan bir yayın organıdır.


İstanköy ile ilgimiz çok eskilerden. Anneannem - ki 1892 doğumludur- Kadriye Dağlarca, çocukluğumuzda ailesinden söz eder,  Osmanlı'nın son dönemlerinde ise imparatorluğun bir çok bölgelerini babasının ve dedemizin görevleri nedeni gezmek zorunda kalışlarını anlatırdı. Bu arada da annesinin "Fatümatüzzehra Hanımın" İstanköylü olduğunu, ailesinin de Aynalı Çarşı denilen bir yerde ticaret yaptığını söylerdi. Anlattığım bu konuşmalar 1940-50 yıllarında geçmiştir. Zaten anneannemiz de 1960'lı yıllarda vefat etti. Yine bu anılarda, babasının, (İbradı'lı) Ahmet Tahir Beyin Trablusgarp'te Misrata Sancağının mutasarrıfı olarak görev yaptığını, kendisinin de çok genç yaşta orada iken Hasan Hüsnü bey ile evlendiğini ve ilk çocuğunu, annemiz Tiraje hanımı orada dünyaya getirdiğini dile getirirdi. Bu arada şunu kaydedeyim, geçen yıl yaşama veda eden Fazıl Hüsnü Dağlarca, annemizin en küçük kardeşidir. Yani onun da İstanköy ile ilişkisi bu açıdan vardır.


Aslen Erzurumlu olan Hasan Hüsnü bey oğlu Fazıl Hüsnü gibi askerdi. Cumhuriyet sonrasında yarbay rütbesi ile emekli oluncaya kadar Trablusgarp, Bağdat, Kayseri, Konya, İstanbul ve Birinci Dünya Savaşına Galiçya'da ve oradan da İran hududuna kadar yayılan bir bölgede görev yapmış, savaşlara katılmıştır.


Bu bilgileri şunun için sunuyorum: Bir kere çok geniş bir coğrafyanın nerede ise her bölgesine ayak basmış insanların bugün yaşayan ardılları kişisel tarihlerini izleyemezlerse, ülkenin ve ulusun tarihini hiç bilemez ve takdir de edemezler. Amacım sadece nostaljik bir merak değil, sizlerin dernekleriniz ve kişisel çabalarınız aracılığı ile bilincini uyanık tutmaya uğraştığınız bu geçmişe verdiğiniz önemi ne kadar takdir ettiğimi bildirmek. Bir de mümkün olabilirse İstanköy'lü ailemizin fertleri ile ilişkiye geçebilmek. Bu çok zor olabilir. Aradan nerede ise 150 yıla yakın bir

süre  geçmiş.


Yine de sizinle internet ortamında haberleşmiş olabilmek bile, ilerisi için umutlar taşıyor diyebilirim. Çalışmalarınızda başarılar diler, saygılar

sunarım.


ÇETİN REMZİ YÜREGİR


YENİ ADANA GAZETESİ




Sayın Demirci,


Bu kurban bayramında eşimle İSTANKÖY'e gittik.yeşil pasaportla kolay oldu...tarihi ata yadigarlarını görmek .. ve türk soydaşlarımı görmek ve tanışmaktı gördüm ve tanıştım adadaki eserleri resimledim. Daha öncede Rodos’u görmüştük bir zaman öncede Yunanistan- Arnavutluk- Kosova- Makedonya’yı bu düşünce ile dolaşmış hayran kalmış ve hüzünle ayrılmıştık. Oradaki dostlar bize Türkiyede TÜRK olmak kolay  birde  bizleri düşünün diyorlardı.....

Bu satırları sizin İstanköy için yaptığınız çalışmalardan dolayı teşekkür etmek  için yazıyorum  ..ellerinize sağlık.. yeni yılınız kutlu olsun ..


Aydın Ehlidil




Merhaba,


Sitenizi Kos adasındaki Asklepionla ilgili bilgi ararken buldum. İstankoy adini gorur gormez ziyaret ettim.


İstankoy benim de atalarimin memleketi. Dedem Alican Aburga ve ailesi oralıymış. İlk ve ortaokulu adadaki italyan okulunda okumuş daha sonra kendisi gibi adalı olan akrabası ve aynı zamanda Cumhuriyetin ilk içişleri bakanı Şükrü Kaya'nın da ön ayak olmasıyla Bursa Askeri lisesine gitmis.


Ailenin soyadı  oturdukları buyuk konağın adından geliyormuş. Konağın ismi Aburgaymış. Soyadı kanunu çıkınca Şükrü Kaya ailemize oturdukları yeri soyadı olarak vermiş. Arazilerinde tarihi eser çıkınca evlerini satmışlar. Aile adadan ayrılmış tamamen.

Dedem  askeri lise için ayrıldıktan sonra adaya bir daha ayak basmamış. Ama dilinde hala bir kaç italyanca kelime dururmus. Öldüğünde küçüktüm.

Bir kaç yil önce anneannem rüyasında dedemi görmüş. Dedem İstanköy'e gittiğini söylemiş. Benim de içimden öyle geliyor. Anneannem  ben ve annem bu yıl İstanköy'e gitmek istiyoruz.


Sitenizin içeriği hakikaten çok güzel. Hem adayı görmek isteyenler için hem de bilgi sahibi olmak isteyenler için faydalı.


Dedemi çok az gördüm ama hayatımdaki etkisi büyüktür. Hep tarihi hikayeler anlatırdı. Tarihi sevmeme neden oldu. Şimdi Eski Çağ Dilleri ve Kültürleri bölümünde okuyorum. Bu asklepion araştırmam da mitoloji dersimiz içindi. İlginçtir ben bu bölümde okumaya karar verdikten sonra Şükrü Kaya'nın da eski yunandan masallar adlı bir çevirisi olduğunu öğrendim. Soya çekim:)


"Nereli olduğumuzu anlamak, nereden gelip nereye gittiğimizi bilmek, eski tarihimizi hatırlamak ve yeni nesillere aktarmak için bir başlangıç olur" demişsiniz. Platon'un bir sözü var: "Baslangıç bir bütünün yarısıdır." Yol yarilandi bile:)


Canan ARIKAN




Sayın Demirci;


Yazacaklarıma size teşekkür etmekle başlamak istiyorum.


Ben Rodos doğumlu Türklerdenim. Türkiye’ye göçtüğümüz 1948 yılından sonra ilk defa ve sizin de belirttiğiniz zorlukarı, Rodos’taki Rum arkadaşlarımın sayesinde yenerek tam kırk yıl sonra Marmaris’ten ayrıldığım andan itibaren dakika dakika hissettim. Orada unutulmaz günler geçirtti arkadaşlarım. Bir dahaki gitme başvuruma ilkinde olduğu gibi “Rodos doğumlu olmam, konsolosluğun vize vermesine engelmiş. Dışişleri Bakanlığının izni gerekirmiş.” cevabınını aldım. Ne kadar önemliymişiz meğer(!)


Ben de çocuklarıma kalması için aile tarihimizi yazarken “II. Dünya Savaşında Rodos’u ararken sitenize rastladım.


Sizi kutlamak ve yazdıklarınızdan dolayı teşekkür etmek için bu maili gönderiyorum.


Mutluluk dileklerimle.


Etem Kutsigil-Selçuk İzmir