24 Temmuz 1923 tarihli Lozan Barış Antlaşması, Ege Denizi'ndeki adaların hukuksal statülerini tespit eden bir temel belgedir. Bu antlaşmanın özellikle 12, 15 ve 16'ncı maddeleri, Ege adalarındaki Türk-Yunan uyuşmazlığını hukuki açıdan aydınlatabilecek verileri içermektedir. Antlaşmanın 15'nci maddesi ile, Onikiada bölgesinde bulunan adalardan ismen sayılan 13 ada ile Meis Adası İtalya 'ya devredilmiştir.
Ankara Sözleşmesini imzalayan Türk ve İtalyan yetkililer, Meis dışında kalan Onikiada bölgesi için de benzer bir çalışmanın yapılmasının yararlı olacağını öngörmüşlerdir. Bu amaçla, yine Ankara'da, 28 Aralık 1932'de bir araya gelen Türk ve İtalyan teknisyenler, çalışmalarını bir toplantı tutanağı ile somutlaştırmışlardır. Anılan "Toplantı Tutanağı (Proces Verbal)", Onikiada bölgesi ile Anadolu arasındaki deniz alanlarının paylaşımına ilişkin olarak Türk ve İtalyan teknisyenleri arasında Ankara'da yapılan ve yalnızca teknisyenler düzeyindeki bir görüş birliğini yansıtan müzakereleri ve sonuçlarını ortaya koyan bir zabıt olup, görüşmelere katılanların parafını içermektedir. Bu görüşmelere katılan Türk ve İtalyan teknisyenler, kendi ulusal hukuk sistemlerine göre, tam bir yetki belgesine de sahip değildiler. Ayrıca, "Toplantı Tutanağı" ilgili devletlerce resmen imzalanmadığı gibi, onaylanmamasından ötürü de hukuken geçerlilik kazanmamıştır. Bu nedenle, imzalanmış, onaylanmış ve yürürlüğe girmiş bir hukuksal antlaşma metni değildir.
İkinci Dünya Savaşı sonrasında İtalya ile Müttefik Devletler arasında yapılan 10 Şubat 1947 tarihli Paris Barış Antlaşması ile Onikiada bölgesinde bulunan ve İtalya'ya ait olan 14 ada ve bunlara bitişik adacıkların egemenliği, Yunanistan'a devredilmiştir. Bu Antlaşmanın 14'üncü maddesi, Onikiada bölgesinde Yunanistan'ın egemenliğine devredilen bu adaların hukuksal statüsünü düzenlemektedir.
 
 
MADDE 6 : Bir nehrin ya da bir ırmağın kıyılarıyla değil de akım yollarıyla tanımlanan sınırlar bakımından, işbu antlaşmadaki tanımlamalarda kullanılan "akım yolu" (mecra "cours" ya da "chenal" terimleri) şu anlama gelmektedir: Bir yandan, gemilerin gidiş-gelişine (ulaşımına) elverişli olmayan nehirlerde, akar suyun ya da ana kolunun ortay çizgisi (ligne mediane), ve öte yandan, gemilerin gidiş-gelişlerine (ulaşıma) elverişli nehirlerde, ana gidiş-geliş yolunun ortay çizgisi (ligne mediane du chenal de navigation principale). Bununla birlikte, akım ya da gidiş-geliş yolunda değişiklikler olması halinde, sınır çizgisinin, bu biçimde tanımlanmış olan akım yoluyla gidiş-geliş yolunu mu izleyeceğini, yoksa, bu yolun, işbu antlaşmanın yürürlüğe giriş anındaki durumunda olduğu gibi kesin olarak saptanmış mı kalacağını kararlaştırmaya, işbu antlaşmada öngörülen Sınırlandırma Komisyonu yetkili olacaktır.
İşbu antlaşmada aykırı bir hüküm bulunmadıkça, deniz sınırları kıyıya üç milden daha yakın bulunan adaları ve adacıkları da içine alacaktır.
MADDE 12 : İmroz (İmbros) adası ile Bozcaada (Tenedos) ve Tavşan adaları (İles aux' Lapins) dışında, Doğu Akdeniz adaları ve özellikle Limni (Lemnos), Semadirek (Semendirek, Samothrace), Midilli (Mitylene), Sakız (Chio), Sisam (Samos) ve Nikarya (Nicaria) adaları üzerinde Yunan egemenliği konusunda 17/30 Mayıs 1913 tarihli Londra Antlaşmasının 5 nci ve 1/14 Kasım 1913 tarihli Atina Antlaşmasının 15 nci maddeleri hükümleri uyarınca alınan ve 13 Şubat 1914 tarihinde Yunan Hükümetine bildirilen karar, bu Antlaşmanın İtalyan egemenliği altına konulan ve 15'nci maddede belirtilen adalara ilişkin hükümleri saklı kalmak üzere, doğrulanmıştır.
İşbu antlaşmada aykırı bir hüküm bulunmadıkça, Asya kıyısından 3 milden az bir uzaklıkta bulunan adalar Türk egemenliği altında kalacaktır.
MADDE 15 : Türkiye, aşağıda sayılan adalar üzerindeki bütün haklarından ve sıfatlarından İtalya yararına vazgeçer : Bugünkü durumda İtalya'nın işgali altında bulunan Stampalia (Astropalia), Rodos (Rhodes, Rhodos), Kalki (Calki, Khalki), Skarpanto (Scarpanto), Kazos (Casos, Casso), Piskopis (Piscopis, Tilos), Miziros (Misiros, Nisyros), Kalimnos (Calimnos, Kalymnos), Leros, Patmos, Lipsos (Lipso), Simi (Symi) ve İstanköy (Cos, Kos) adaları ile, bunlara bağlı adacıklar ve Meis (Castellorizo) adası (2 sayılı Haritaya bakılması).
MADDE16 : Türkiye, işbu antlaşmada belirtilen sınırlar dışında bulunan topraklar üzerindeki ya da bu topraklara ilişkin olarak, her türlü haklarıyla sıfatlarından ve egemenliği işbu antlaşmada tanınmış adalardan başka bütün öteki adalar üzerindeki her türlü haklarından ve sıfatlarından vazgeçmiş olduğunu bildirir; bu toprakların ve adaların geleceği (kaderi), ilgililerce düzenlenmiştir ya da düzenlenecektir.
İşbu maddenin hükümleri, Türkiye ile sınırdaş olan ülkeler arasında komşuluk durumları yüzünden kararlaştırılmış ya da kararlaştırılacak olan özel hükümlere halel vermez.
 

Madde 37: Yunanistan, 38nci Maddeden 44 üncü Maddeye kadar olan Maddelerin kapsadığı hükümlerin temel yasalar olarak  tanınmasını  ve hiçbir kanunun, hiçbir yönetmeliğin (tüzüğün) ve hiçbir resmi işlemin bu hükümlere aykırı ya da bunlarla çelişir olmamasını ve hiçbir kanun, hiçbir yönetmelik (tüzük) ve hiçbir resmi işlemin söz konusu hükümlerden üstün sayılmamasını yükümlenir.
Madde 38: Yunan Hükümeti, Yunanistan’da oturan herkesin, doğum, bir ulusal topluluktan olmak (milliyet, nationalite), dil, soy yada din ayırımı yapmaksızın, hayatlarını ve özgürlüklerini korumayı tam ve eksiksiz olarak sağlamayı yükümlenir.
Yunanistan’da oturan herkes, bir inancın, dinin yada mezhebin, kamu düzeni ve ahlak kurallarıyla çatışmayan gereklerini, ister açıkta isterse özel olarak, serbestçe yerine getirme hakkına sahip olacaktır.
Müslüman azınlıklar, bütün Yunan uyruklarına uygulanan ve Yunan Hükümetince, ulusal savunma amacıyla ya da kamu düzeninin korunması için, ülkenin tümü ya da bir parçası üzerinde alınabilecek tedbirler saklı kalmak şartıyla, dolaşım ve göç etme özgürlüklerinden tam olarak yararlanacaklardır.
Madde 39: Müslüman azınlıklara mensup Yunan uyrukları, Müslüman olmayanların yararlandıkları aynı yurttaşlık (medeni) haklarıyla siyasal haklardan yararlanacaklardır.
Yunanistan’da oturan herkes, din ayrımı gözetilmeksizin, kanun önünde eşit olacaktır.
Din, inanç ya da mezhep ayrılığı hiçbir Yunan uyruğunun, yurttaşlık haklarıyla (medeni haklarla) siyasal haklarından yararlanmasına, özellikle kamu hizmet ve görevlerine kabul edilince, yükseltilme, onurlanma ya da çeşitli mesleklerde ve iş kollarında çalışma bakımından bir engel sayılmayacaktır.
Herhangi bir Yunan uyruğunun, gerek özel gerekse ticaret ilişkilerinde, din, basın ya da her çeşit yayın konularıyla açık toplantılarında, dilediği bir dili kullanmasına karşı hiçbir kısıtlama konulmayacaktır.
Devletin resmi dili bulunmasına rağmen, Yunanca’dan başka bir dil konuşan Yunan uyruklarına, mahkemelerde kendi dillerini sözlü olarak kullanabilmeleri bakımından uygun düşen kolaylıklar sağlanacaktır.
Madde 40: Müslüman azınlıklara mensup Yunan uyrukları, hem hukuk bakımından hem de uygulamada, öteki Yunan uyruklarıyla aynı işlemlerden ve aynı güvencelerden (garantilerden) yararlanacaklardır. Özellikle, giderlerini kendileri ödemek üzere, her türlü hayır kurumlarıyla, dinsel ve sosyal kurumlar, her türlü okullar ve buna benzer öğretim ve eğitim kurumları kurmak, yönetmek ve denetlemek ve buralarda kendi dillerini serbestçe yapmak konularında eşit hakka sahip olacaklardır.
Madde 41: Genel (kamusal) eğitim konularında, Yunan Hükümeti, Müslüman uyrukların önemli bir oranda oturmakta oldukları il ve ilçelerde, bu Yunan uyruklarının önemli bir oranda bulundukları il ve ilçelerde, söz konusu azınlıklar, Devlet bütçesi, belediye bütçesi ya da öteki bütçelerce, eğitim, din ya da hayır işlerine genel gelirlerden sağlanabilecek paralardan yararlanmaya  ve pay ayrılmasına hak gözetirliğe uygun ölçülerde katılacaklardır.
Bu paralar, ilgili kurumların (esablissements et institutions) yetkili temsilcilerine teslim edilecektir.
Madde 42: Yunan Hükümeti, Müslüman azınlıkların aile durumlarıyla (statüleriyle, aile hukukuyla) kişisel durumları (statüleri, kişi halleri) konusunda, bu sorunların, söz konusu azınlıkların gelenek ve görenekleri uyarınca çözümlenmesine elverecek bütün tedbirleri almayı kabul eder.
Bu tedbirler, Yunan Hükümetiyle ilgili azınlıklardan her birinin eşit sayıda temsilcilerinden kurulu özel Komisyonlarca düzenlenecektir. Anlaşmazlık çıkarsa, Yunan Hükümetiyle Milletler Cemiyeti Meclisi, Avrupa’lı hukukçular arasından birlikte seçecekleri bir üst-hakem atayacaklardır.
Yunan Hükümeti, söz konusu azınlıklara ait camilere, mescidlere, mezarlıklara ve öteki din kurumlarına tam bir koruma sağlamayı yükümlenir. Bu azınlıkların Yunanistan’daki vakıflarına, din ve hayır işleri kurumlarına her türlü kolaylıklar ve izinler sağlanacak ve Yunan Hükümeti, yeniden din ve hayır kurumları kurulması için, bu nitelikteki öteki özel kurumlara sağlanmış gerekli kolaylıklardan hiçbirini esirgemeyecektir.
Madde 43: Müslüman azınlıklara mensup Yunan uyruklara, inançlarına ya da dinsel ayinlerine aykırı herhangi bir davranışta bulunmaya zorlanamayacakları gibi, hafta tatili günlerinde mahkemelerde bulunmamaları ya da kanunun öngördüğü herhangi bir işlemi yerine getirmemeleri yüzünden haklarını yitirmeyeceklerdir.
Bununla birlikte bu hüküm, söz konusu Yunan uyruklarını, kamu düzeninin korunması için, öteki Yunan uyruklarına yükletilen yükümler dışında tutar anlamına gelmeyecektir.
Madde 44: Yunanistan, bu kesimin bundan önceki maddelerindeki hükümlerin, Yunanistan’ın Müslüman azınlıklarıyla ilgili olduğu ölçüde, uluslar arası nitelikte yükümler meydana getirmelerini ve Milletler Cemiyetinin güvencesi (garantisi) altına konulmalarını kabul eder. Bu hükümler, Milletler Cemiyeti Meclisinin çoğunluğunca uygun bulunmadıkça, değiştirilmeyecektir. İngiliz İmparatorluğu, Fransa, İtalya ve Japon Hükümetleri, Milletler Cemiyeti Meclisinin çoğunluğunca razı olunacak herhangi bir değişikliği reddetmeyi, işbu Andlaşma uyarınca kabul ederler.
 
Yunanistan Milletler Cemiyeti Meclisi üyelerinden her birini, bu yükümlerden herhangi birine aykırı herhangi bir davranışı ya da böyle bir davranışta bulunma tehlikesini Meclise sunmağa yetkili olacağını ve Meclisin, duruma göre, uygun ve etkili sayacağı yolda davranabileceğini ve gerekli göreceği önergeleri (talimatı) verebileceğini kabul eder.
Yunanistan, bundan başka, bu maddelere ilişkin olarak, hukuk bakımından ya da uygulamada Yunan Hükümeti ile imzacı öteki Devletlerden herhangi biri ya da Milletler Cemiyeti Meclisine üye herhangi bir başka Devlet arasında görüş ayrılığı çıkarsa, bu anlaşmazlığın, Milletler Cemiyeti Misakının 14 üncü Maddesi uyarınca uluslar arası nitelikte sayılmasını kabul eder. Yunan Hükümeti böyle bir anlaşmazlığın, öteki tarafı isterse, Milletler arası Daimi Adalet Divanına götürülmesini kabul eder. Divanın kararı kesin ve Milletler Cemiyeti Misakının 13 ncü maddesi uyarınca verilmiş bir karar gücünde ve değerinde olacaktır.