İstanköy’de MÖ 360 yılında doğmuş ve hayatının son senelerini burada geçirerek vefat etmiştir. Ölüm yılı belli değildir[19]. Kendisi Büyük İskender’in mahiyetinde ressamlık yaparak pekçok iltifata mazhar olmuşdur. Plinio’ya göre Apelle kendinden öncekilerden üstün olmuş ve bütün kendinden sonra gelenler de ona erişememiştir. Apelle’nin resimleri, yapılış ve tenasüp bakımından hayranlık uyandırmıştır. Tabiatı aynı ile taklit konusunda başarısı ve çok ince bir zevki vardı. Işık ve gölgeye çok önem verirdi. Bu özelliği, eserlerine, hiçbir ressamın başaramadığı özel bir değer kazandırmışdır. Apelle’nin tevazu ve sadeliği de, ressamlıktaki fevkâlade başarısı ile aynı ölçüdedir.
 
Apelle bir tablo yaptığı zaman onu halka sergiler, kendisi de bir perde arkasına gizlenerek, resimde düzeltilebilecek  hatalar konusunda halkın söylediklerini dinlerdi. Bir gün bir ayakkabıcı resimdeki şahışlardan birinin ayakkabısını tenkid eder. Bu tenkidi haklı bulduğu için Apelle yapmış olduğu hatayı düzeltir. Ertesi gün, tenkidinin dikkat alınmasından gururlanan ayakkabıcı, bu defa bacağın şeklini tenkit eder. Buna sinirlenen ressam, tablosunun arkasından çıkar, bir ayakkabıcının ayakkabının yukarısı için söyleyeceği bir şeyin olamayacağını haykırır, işte bu hikayeden “ne Sutar Ultra Crepidam” atasözünün söylendiği söylenir. Bu da Rollin’de “görevini yap ve tenkitlerini özellikle ayakkabının üzerine çıkartmaktan kaçın” şeklini almışdır[20]. Bu söz bizde de “çizmeden yukarı çıkma” şeklinde söylenmektedir.