Hekimbaşızâde Yahyâ Efendi’nin oğludur. Müderris, Mısır mollası oldu. 1134’de (1721/22) Mısır’a giderken İstanköy’de vebadan vefat etmiştir.
 
 
Saraydan yetişip Çorlulu Ala Paşa’nın sadâretinde kethüdâsı oldu. Safer 1120’de (Mayıs 1708) vezirlikle kubbe veziri oldu. Şa’bân 1121’de (1709) Rumeli valisi, sonra Yenikale ve Özi muhafızı oldu. 1122’de (1710) azledilerek Limni’ye gönderildi. 1125’de (1713) Van valisi, sonra Şehrizor valisi oldu ve 1126’da (1714) Urla’ya gönderildi. O sene Sakız muhafızlığına atandı ve sonra İstanköy’e gönderildi. 1127’de (1715) İstanköy’de vefat etti. Oğlu Bâhir Mustafa Paşa’dır .
 
 
Subhî Efendi torunlarındandır. 1149’da (1736/37) doğdu. Tıp tahsil ederek hassa tabiplerinden oldu. 1171’de (1757/58) müderris olup Zilhicce 1189’da (Şubat 1776) hekimbaşı oldu. Şevvâl 1190’da (Kasım 1776) azledildi ve Muharrem 1197’de (Aralık 1782) Üsküdar mollası oldu. Ardından İstanköy’e gönderildi ve kısa süre sonra İstanköy’de  vefat etti. Tıp ile diğer fenlere âşinâ olup Türkçe ve Farsça şiir söylemeye kadirdi. Eşcâr-ı Kifâye tercümeleri ile ahlâka dair bir risale yazmıştır. Divan’ı vardır.
 
 
Kâmil Ahmed Paşa’nın oğludur. Bâbıâlî’den yetişip hâcelik verildi. 1196’da (1782) Haremeyn muhasebecisi, 1198’de (1784) yeniçeri kâtibi, Cemaziyelevvel 1200’de (Mart 1786) matbah emini, Şevvâl 1202’de (Temmuz 1788) rikâb-ı hümâyûn defterdarı olup Cemaziyelevvel 1203’de (Şubat 1789) azlolundu. Şevvâl’de (Temmuz) nişancı, sonra orduda reisülküttab vekili, Rebiyülâhir 1205’de (Aralık 1790) kethüdâ-yı sadr-ı âlî olup Şa’bân’da (Nisan 1791) azledilerek İbrail’e memur oldu. 1206’da (1791/92) defter emini ve 23 Şa’bân 1207’de (5 Nisan 1793) ikinci defa kethüdâ-yı sadr-ı âlî olup 8 Rebiyülevvel 1208’de (14 Ekim 1793) azledildi. Sonra Rumeli timar ve zeâmet nâzırı oldu. 19 Cemaziyelâhir 1210’da (31 Aralık 1795) vezirlikle Rumeli valisi oldu. Çok sert bir şekilde asileri cezalandırmaya başladı. 1211 sonlarında (1797 başları) Haleb valisi oldu. Bolu Söğütlü kasabasına uğrayıp ahâlinin kabul etmemesine bakmayıp kasabaya girerek ateş salması haberi üzerine vezirliği kaldırılarak İstanköy’e sürüldü. 1213’de (1798/99) vezirliği iade olunarak Hanya, sonra Ağrıboz ve Zilka’de 1215’de (Mart-Nisan 1801) Bosna valisi, sonra Rumeli valisi oldu. 5-6 ay sonra 1216’da (1801/02) rütbesi kaldırılıp Sakız’a sürüldü. 1222’de (1807) vezirliği iade edilerek Erzurum ve ardından Akdeniz Boğazı muhafızı ve seraskeri oldu. 1223’de (1808) Konya ve sonra Diyarbekir valisi olup 1224’de (1809) azledilip vezirliği kaldırılarak İstanköy’e sürüldü. 11 Şa’ban 1226’da (31 Ağustos 1811) İstanköy’de vefat eyledi. Ârif, kâtip, yönetimde sert, tedbirliydi. Hatta vâlide sultan kethüdâsı Yusuf Ağa, bir gün “vefatımı bilsem ne iyi olurdu” dediğinde Seyyidâ Efendi, “Hakkı Paşa’yı sadârete sevk buyurunuz” demişti. Oğlu İzzet Ahmet Paşa’dır. Onun oğlu Hakkı Paşa’dır. Hazinedarı Ya’kub Ağa’ya kapıcıbaşılık verilmiştir. Hakkı Paşa aynı zamanda siyasi bir edipdir. Aşağıdaki mektubu buna örnektir.
“ Silivri naibi ! Şeriat haini, ilâmını gördüm, kahkaha ile güldüm. Meali hezyan, hükmü hilâfı Kuran’dır. Mührü müeyyidimi basarım, seni mahkeme kapısına asarım.”[25]
 
 

İstanköy kale kapısının karşısında, bir ağaç altında, muhteşem kabri vardır. Hacı Paşa meşhur Türk Amirallerindendir. Mezar Taşındaki yazı aşağıdadır:
 
"Hüve’l-hayyi’l-bâkî
Tâ nazar kılan mezârımın taşına
Anlamaz benim ahvalim tâ gelmeyince başına
Merhum İlçi Elhac İbrahim Paşazâde
Merhûm Elhâc Osman Paşa da
Kırk yedi yıl olmuşidi ümerâ deryâda
Kesti Nuh ilen gezerken gazâda
Kodı menzili itmâm-ı âhir İstanköy’de
Ziyarete gelen ihvan okuya bir fatiha da
Fikr iderken tarih nazmen anın
Tarh et rânın güzel bil tarihin ânın
Osman Paşa ruhuna fâtiha
Fî 17 Receb sene 1158"

Yazıtın bugünkü Türkçe ile anlamı şöyledir:
“Mezarımın taşına bakan, kendi başına gelmediği için durumumu anlamaz. Denizlerde 47 yıl kumandan olan Hacı İbrahim Paşa oğlu Hacı OsmanPaşa, Nuh’un gemisi ile savaşlarda gezerken, son konaklamasını İstanköy’de yaptı. Ziyarete gelen dostlar bir fâtiha okusunlar.”[26]

Hacı Osman Paşa’nın Mezarı (Kale Giriş Kapısı)


Hacı Osman Paşa’nın Mezar Taşı

Hacı Osman Paşa’nın mezarının yanında bulunan bir diğer mezar taşı

Hacı Osman Paşa’nın mezarının karşısında bulunan harabeler. Osmanlı döneminde bu küçük odacıklarda fakirler yaşarmış. Mezarlık civarında 20 kadar varmış. 1933 depreminden sonra İtalyanlar tarafından tahrip edilmiş. (Kale giriş kapısı yanında)



 
 

İstanköy’deki 1178-1764 tarihini taşıyan mezar taşında şunlar yazılıdır:
“Hüvelhallakulbâki”
Geldi nâgâh mücrim-ü âsi deyu şem’e hitab
Yerlere geçtim sıkıldım eyledim Ha’ktan hicâb
Aldanup nakşa kı’la ömrüme mağrur olub
Kasr-ı âli üzre iken meskenim oldu tûrâb
Bir Kapudân Süleyman Paşa iken sâbıka
Şimdi lâhd oldu yerim, tarihini eyle hesab
1178”
Bu günkü dilimizde anlamı şöyledir: “ Yalnız tanrı kalıcıdır. Suçlu isyankâr diye ansızın kulağıma çağrı geldi. Yerlere geçdim, sıkıldım, utandım tanrı’dan. Kalbimdeki hileye kanıp ömrüme mağrur oldum. Büyük köşkler iken meskenim şimdi toprak oldu. Bir eski Kaptan Süleyman Paşa iken, şimdi mezar oldu yerim, tarihini eyle hesap.”[27]
 
 

[28]: İstanköy Defter-i Hâkani Memurudur.
Mezarsız mezar taşında şunlar yazılıdır:
“Hû
Aşık-ı dil-beste-i evlâd-ı nesl-i Mürteza
Sâcid-i mihrâb-ı zât-ı hazret-i Âl-i Abâ
Bende-i hass, Muhibb-i Hacı Bektaş Veli
Hâl ehli, ehl-i Vahdet ,Vâsıl-ı sırr-ı Hüdâ.
İstanköyü Defter-i Hâkânî
Me’mûru merhûm ve mağfûrun leh
Es-Seyyid Mehmed Atâullah
Baba Efendi’nin kabridir.
Fi gurre (1 Receb) 1289 (4 Eylül 1872)”

Günümüz Türkçesi ile:
“Seçkin nesil evlâdının gönül vermiş âşıkı
Ali Aba Hazretleri zâtının mihrabına secde eden
Saf gülüşlü, Hacı Bektaşı Veli’yi seven
Hâlden anlayan birlik olan Allahın sırrına ermiş.”
Yapmış olduğum araştırmalarda, Ataullah Efendi’nin Sivasi Ailesi seceresinde kaydını buldum. Bu secereye göre, Ataullah Efendi’nin babası Şeyh İsmail Efendi olup, amcası Halvetiyye Tarikatı’nın 4 anakolundan biri olan Şemsiyye tarikatının kurucusu Hazret-i Pir Şeyh Şems-üd-din Ahmet Eb’üs Sena (Şems-i Sivasi, Karaşems) hazretleridir[29]. Kardeşleri Müderris Avnullah Efendi ve Fazullah Çelebidir.
Mehmet Ataullah Baba Efendi’nin mezar taşı

 
 

Devlet ve siyaset adamı Şükrü Kaya 1883 İstanköy'de doğdu. İlk ve ortaöğrenimini doğduğu yerde yaptı. Midilli İdadisi'ni bitirdi. İstanbul'a giderek Galatasaray Sultanisi'ne girdi, burada okurken aynı zamanda Hukuk Mektebine devam etti.
1908 yılında Hukuk Mektebi'ni bitirince Paris'e gitti, burada Hukuk Fakültesini bitirdi. Türkiye'ye dönünce Hariciye Nezaretinde katiplikle devlet hizmetine başladı. Mülkiye müfettişi oldu. Aşair ve Muhacirin (Aşiretler ve göçmenler) Genel Müdürü oldu. Mülkiye Müfettişi olarak Anadolu'da ve Irak'ta bulundu. Sonra görevinden ayrılarak İzmir'e gitti. Buca Sultanisinde bir süre öğretmenlik yaptı. Mondros Mütarekesinden sonra İzmir Müdafaai Hukuk Cemiyetine girerek dış ilişkiler bölümünde çalıştı. Milli mücadele için yaptığı çalışmalar yüzünden tutuklanarak İstanbul'daki Bekirağa bölüğüne gönderildi.
İstanbul'un işgalinden sonra Malta'ya sürüldü. Maltadan kaçarak Avrupa'ya gitti. Bir süre İtalya ve Almanya'da kaldıktan sonra Anadolu'ya geldi ve Milli Mücadeleye katıldı. Birinci Lozan Konferansı'na giden heyette danışman olarak çalıştı. Konferansta bulunduğu sırada İzmir Belediye başkanlığına seçildi. 1923 yılında Menteşe Milletvekili olarak TBMM'ye seçildi ve 1924 yılında İsmet Paşa Hükümetinde Tarım Bakanlığı yaptı. Fethi Bey kabinesinde Dışişleri Bakanlığına getirildi. Hükümetin istifasıyla bu görevden ayrıldı. Üçüncü dönemde Muğla milletvekili olan Şükrü Kaya, dördüncü İsmet Paşa kabinesinde İçişleri Bakanlığı'nda bulundu. Bundan sonra Atatürk'ün ölümüne kadar kurulan bütün hükümetlerde aynı görevi sürdürdü.
Bu arada C.H.P. genel sekreterliğine getirildi ve 11 Kasım 1938'de bakanlık görevinden ayrıldı. Siyasetin yanı sıra yazarlık yapan Şükrü Kaya, Daniel De Foe'dan Robinson Crouse(1923) , Henri Berau'dan Şişko (1924), Charles Rist ve Charles Gide'den Günümüze kadar iktisadi Mezhepler Tarihi (1927), Bukley'den Eski Yunan Masalları ve Mathiez'den Fransız İhtilali (1950) adlı eserleri dilimize çevirdi.
Cumhuriyet gazetesinde makaleler yazan Şükrü Kaya'nın 1927-1937 yılları arasındaki konuşmaları ve yazıları da kitap olarak yayımlandı. Ayrıca 1935-1938 yıllarındaki söylevlerinin bir bölümü, Türkçe ve Fransızca broşür olarak çıktı. Şükrü Kaya 1959 yılında İstanbul'da öldü.
 
 

[1] Zeki Çelikkol, a.g.e.
 
[2] Hatice Hanım’ın Merzifonlu Kara Mustafa Paşa’nın kızı olması muhtemeldir. Kara Mustafa Paşa’nın kızı Fatma Hanım Bayburtlu Kara İbrahim Paşa’nın oğlu Mehmet Bey’in zevcesi olup bu izdivaçdan Kaymak Mustafa Paşa doğmuştur. O da Nevşehirli Damat İbrahim Paş’nın damadı idi. Kaynak: Zeki Çelikkol.
 
 
[3] Derleyen: Esin Kahya, Kaynak: Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi
 
 
[4] İbnü’n-Nedîm, s.346-347; Mes’ûdî, s 131-132; İbnü’l-Kıftî, s.64-66; İbn Ebû Usaybia, s.43-44, 47-48.
 
[5] İbn Ebû Usaybia, s.44.
 
[6] İbnü’l-Kıftî. s.64; İbn Ebû Usaybia. s.47.
 
[7] Ullmann, Die Natur, s.389.
 
[8] Sarton I, 668; Ullmann, Die Natur.s.385.
 
[9] a.g.e., s.385; El. Suppl (İng.), s.155.
 
[10] ER, VI, s.367.
 
[11] GAS, c.III, s.28-47.
 
[12]Ayrıca bk. Agha, s. 5-8, 50-52.
 
[13] Sezgin, c.III, s.27.
 
[14] Bk. CÂBİR b. HAY­YÂN.
 
[15] A.g.e., III, 24-25.
 
[16] Paris 1839-1861; tıp­kıbasım Amsterdam 1961.
 
[17] Cambridge, Massachusetts 1923-1931.
 
[18] Çelikkol, Zeki-; İstanköy'deki Türk Eserleri ve Tarihçe adlı kitabından alınmıştır. Kitapta belirtildiği üzere bu metin, Oniki ada valisi Mario Lago tarafından, Hipokrat çınarı gölgesindeki mermer bir levhaya kazıttırılmıştır. Daha sonra bu mermer levha Hipokrat Müzesine kaldırılmışdır.
 
[19] Apelle’de Hipokrat gibi MÖ 4. asrın ilk yarısında 112. Olimpiyat sırasında doğdu. Pythius’un oğlu idi. Öğretmenleri Efesli ephonus ve Amphipolis’li Pamphile idi. Kabiliyetini geliştirmek için seyahat etti. O tarihlerde büütn Yunanistan’da meşhur Sicyone resim okulunda tahsil yaptı. Ona bazan Efesli denmesinin sebebi orada doğmuş olmasından değil burada uzun süre oturmuş olmasındandır.  Louis Lacroix a.g.e., sayfa 205, Kaynak: Zeki Çelikkol, a.g.e, sayfa 12.
 
[20] Louis Lacroix a.g.e., sayfa 205, Kaynak: Zeki Çelikkol, a.g.e, sayfa 12.
 
[21] Sicill-i Osmânlî, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara, c.III. s.373; c.IV. s.638.
 
[22] Sicill-i Osmânlî, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara, c.III. s.318.
 
[23] A.g.e, c.III., s.9/40.
 
[24] A.g.e, c.II., s.236.
 
[25] Zeki Çelikkol, a.g.e.
 
[26] Zeki Çelikkol, a.g.e.
 
[27] Zeki Çelikkol, a.g.e.
 
[28] Zeki Çelikkol, a.g.e.
 
[29] www.halvetisivasi.4t.com adresinden daha detaylı bilgi edinilebilir.

[30] Hacı Osman Paşa Mezar taşı yazıtı transkripsiyonu Neval Konuk hanım tarafından yapmıştır.