Cristoforo Buondelmonti



       Cristoforo Buondelmonti, Floransa’daki İtalyan Santa Maria Oltraarno rahiplerindendir. 1412 yılında Yunanca öğrenmek için sekiz yıllığına Rodos’a atandı. Rodos’da iken Ege adalarını ve Yunanistan kıyılarını gezdi. Gezdiği yerlere ait hikayeleri ve haritaları oluşturdu. 1420 yılında Floransa’ya döndüğünde, Kardinal G. Orsini’ye ithaf ettiği, “Liber Insularum Archipelagi” adlı kitabını latince olarak yazdı. Orjinal kitab günümüze kadar korunamamasına rağmen birçok kopyası bulunmaktadır. Kopyalar toplanarak ilk olarak G.R.L. de Sinner tarafından Leipzig’de 1824 yılında basılmış, ikinci baskısı 1897 yılında Fransız Helenist E. Legrand tarafından basılmışdır.
 
“Archipelagos Adalarının Kitabı”
1420.
 “Şu anda yılın büyük bir kısmında havanın kötü şartlarından ötürü sağlıksız olan Kos olarak adlandırılan adaya varıyoruz. Adanın doğudan batıya olan parçasının uzunluğu kırk mil kadar ve hemen hemen düz gibi; bununla birlikte, güney kısmında yüksek dağların yanı sıra Petre, Thermia ve bugün Peripatos olarak adlandırılan Pyli kaleleri var. Diğerlerinden daha yüksek olan ve Dichaeo olarak adlandırılan dağın zirvesinde oldukça iyi güçlendirilmiş günümüzde bile sarnıçlarının görülebileceği bir kale var. Dağın eteklerinde Kilipos dağının yakınından akıp kuzeyden denize dökülen Fandikos nehrinin başlangıç noktası olan Fandikos denilen bir kaynak var.
İki adet büyük düzlüğün ortasından iki tepe yükselmekte ve bunlardan birinden geçmişte Likastos günümüzde ise Apodomarvi olarak adlandırılan bir kaynak çıkmakta. Bu tepelerin yakınında değirmenler ve mermerden yapılmış sürahilerin ortaya çıkardığı çok eski bir kale var. Ve bu yerler son derece güzel ve sadece biz değil, ölüler ve benim de inanmaya başladığım tanrıların da dinlediğinde rahatlayacağı ve hayran kalacağı farklı kuşların ötüşleri.”
Doğuya doğru sahilin yakınlarında merkeze doğru özellikle ilkbaharda sağlıksız olan gölün bulunduğu yerde adanın başkenti Araggea yer almakta. Ayrıca şehrin dışında Yunanlıların stron (ktiria-kitria) dedikleri çok fazla sayıda ekşi portakal ağacı çiçek açmış ve şehrin adı da buradan gelmekte. Burada gören bir çok kişiyi hayrete düşüren ve duyanların kulaklarına inanamadıkları bir çok antik yer ve tiyatrolar var.
Şehrin dışında bir gölün kıyısında ve bir miktar kuzeye doğru, Tıp alanında tanınan Hippocrates[1]’in geçmişte yaşadığı yer bulunmakta. Ve bunun hemen yanında da kışın yükselen ve hatta taşan ancak yazın kuruyan Lambi[2] olarak adlandırılan bir kaynak ve göl yer almakta. Ve Kahin Hippocrates becerilerini babası Heraklise ve büyükbabası Hippocrates’ten öğrenmiştir. Onlar sayesinde tıbbın başlangıç bilgilerini olduğunca öğrenmiş olmakla birlikte kahinsel yapısının yanı sıra sadece ruhunun nezaketiyle değil becerilerini kullanabilme yeteneği ile de atalarından ayrılmış bir şahsiyete sahipti ve tüm becerilerini kendisi geliştirmiştir… “
“Adanın ortasına doğru ilerlerken Aragenda’dan daha yüksek bir vadi oluşturan küçük ve dik tepelere gelirsiniz. Antimachea denilen kalenin güneyinden geçerek adanın diğer ucuna doğru düz bir yolda yürüdük. Orada yüksek bir yerde Kefalos kalesi bulunmakta.
Bana yıllar önce burada her şeyi yok eden dev bir yılanın ortaya çıktığı söylenmiştir; bu yılan sadece hayvanları değil insanları da yediğinden insanlar korku içersinde kalmıştı. Buna karşı güçlü bir adam onları kurtarmak için gelmiş ve canavarla savaşmaya cesaret etmiştir. At sırtında silahı ile ona karşı savaşmış ancak yılan atı ısırarak ölmesine neden olmuştur. Genç adam atı olmamasına rağmen büyük bir cesaretle savaşmış ve sonunda canavarı öldürmeyi başarmıştır.
Bazıları Hippocrates hayattayken kızının bir yılan şeklini aldığını ve zaman zaman aynı talihsizlikleri anlatmak üzere ortaya çıkarak dünyanın yaratıcısından merhamet ve bu korkunç durumdan kurtulmayı dilediğini iddia ederler. Bir çok kişinin teyit ettiği gibi altı yada sekiz yıl sonra babasına ait olan evden pek uzakta olmayan bir yerde matem içersinde ağlamış ve avazı çıktığınca bağırmıştır.”
 
 
 
 

[1] İlk yüzyıllarda yapılan gezi metinlerinin büyük kısmında Asclepieion’la aynı yer olan Hippocrates’ın evi, malik hanesi yada sarayından bahsedilmiştir. Asclepieia’da Asclepius adına kurulmuş antik mabetler bulunmaktadır. Kos’taki Asclepieio Hippocrates ile ilişkilendirildiği için Yunan bölgesindekilerin en iyisi ve güzelidir. Strabo Coğrafya’sında bu mabedi şöyle tanımlar: “Asclepieio etrafında çok ünlü ve adaklarla dolu güzel bir mabet var… Burada Hipoccrates’in tedavilerini burada yaptığı ve diyetle ilgili uygulamaları gerçekleştirildiği görülmüş”. Asclepieio yıllarca ayakta kalmış ve Kos arazisinin kalbinde yer almıştır.19. yüzyılda araştırma yapan yabancı arkeologlardan Alman Yahudi arkeolog Rudolf Herzog Kos’tan Iakovos Zarraftis’in yardımı ile 1902 yılında bulmuştur.
 
[2] Şehrin kuzeybatısında yer alan bir alan olup günümüzde Yeni Halikarnas olarak adlandırılmaktadır ve toprağın oluşturduğu çukur sonucunda bataklık bir bölgedir.