William Turner 


William Turner İngiliz diplomat ve yazardır. Daha 20 yaşında iken 1812 yılında, Osmanlı İmparatorluğu’nun farklı bölgelerinde sayısız diplomatik görevle 4 yıl kalacağı İstanbul’daki İngiliz Konsolosluğu’nda görevlendirilmişdi. Diplomatik kapasitesi ve şahsiyetiyle bri çok etkinliğe katılmış ve özel-genel yaşamla ilgili gerçekçi pek çok bilgiye ulaşmışdır.

Seyahatleri ile ilgili anıları 3 cild halinde “ Journal of a Tour in the Levant” ismiyle 1820 yılında Londra’da basılmışdır.


“Journal of a Tour in the Levant”

Londra, 1820.


“10 Aralık Pazar

Kalacak bir yer bulmak için sokaklarda gezerken bir Yunan düğününün yanından geçtim. Bando mandolin, küçük davullar ve bir tür flütten oluşmaktaydı. Sekiz, on kadar adam meyve, çiçek ve şekerlerin olduğu tepsileri taşıyordu. Onların ardından yüzü peçe ile tamamen kapalı gelin geliyordu. Her iki tarafından birer akrabası ile yavaşça yürüyordu. En güzel giysisini giymişti ve saçları çiçekler ve altın yapraklar ile süslenmişti… Rumların bana dediğine göre, burada çok ilginç bir gelenekleri varmış. Tören alayı kiliseden eve dönerken bir şarkıcı yüksek bir sesle gelinin güzelliğini, yeteneklerini ve becerilerini anlatan bir şarkı söylermiş… “

“14 Aralık Perşembe

Kos (Yunanlılar adaya bu ismi vermişler) gördüğüm tüm Rum adaları içersinde Kıbrıs dışında en kötü durumda olanı. Adada 8’000 kişi yaşıyor ve bunların 5’000’i Türk,  3’000’i Rum. Ayrıca adada 50 kadar Yahudi de var. Bunlar adadaki şehirde ve Kermetes, Pyli, Antimachia, Asfeniou ve Kefalos adlarındaki köylerde yaşıyorlar. İlk köy Türk diğerleri ise Rumlara aittir. Ada ile aynı isimdeki şehirde çoğunda Türklerin yaşadığı ve harabe haline gelmiş 2’000 kadar ev var. Bunlardan bazıları sahipsiz ve oradan geçenlere korku vermekte. Duvarlar tamamen harabe olmuş ve bunların yerine kötü biçimde inşa edilen terk edilmiş evler var. Bu felaket 1812 yılında şehri alıp götüren aşırı yağmur ve sel sonucu oluşmuş, sel sonucu evler ve duvarlar zarar görmüştür. Bunun ardından gelen bir zelzele de buna katkıda bulunmuştur. Burada asla yağmur yağmaz ancak yağdığında sel olur. Aynı yıl humma salgında 3’000 kişi ölmüş. Bunların üçte ikisi Türk kalanları da Rum’dur…”

“Ada son derece verimlidir ve tamamına yakını son derece güzel vadi ve otlaklarla kaplıdır. Köylerin etrafındaki arazide mısır yetiştirilmektedir ve hasat güzel olduğunda bunun 3’000-5’000 kg ihraç edilir. Şehrin etrafında üzüm yetiştirilen verimli bağlar bulunmaktadır. Eski çağdaki kişiler tarafından değer verilen ve Strabo’nun kutsadığı yerel şarap adada satılır, hasada bağlı olarak nadiren ihraç edilir… “

“Adada yaşayanlar üretimle ilgilenirler ancak bazıları yiyecek depolar ve çok azı da ticaretle uğraşır… “

“Ada, Türklere her zaman aynı miktarda olmayan bir vergi öder. Bu vergi hiçbir zaman hasadın yarısına ek olarak yıllık 200 piastre’den az olmaz. Yöneticilerin bu politikası bir çok yerlinin göç etmesine neden olmuştur… Doğal olarak bundan Türk çiftçileri de etkilenmektedirler, ancak onlar Rodos beyine ödenen parayı ödemezler…”

“Kos kadınlarının giysileri sıradandır. Erkekler mavi pamuklu türban, beyaz bir giysi ve koyu kahverengi kısa üstlük, büyük mavi pamuklu top kuyruğu ve yeşil deriden mamul çizmeler giyerler…”